1857 yılında dokuma işçisi kadınlar, New York’ta bir tekstil fabrikasında daha iyi çalışma koşulları için direnirken yanarak can verdi. 1910’da Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda, 129 kadını ve direnişlerini anmak için 8 Mart tarihi “Dünya Kadınlar Günü” ilan edildi. 8 Mart o günden bu yana kadınların emeklerine, bedenlerine, hayatlarına sahip çıkmasının tarihi oldu.
İnsanlığın yarısı olan kadınlar yaşamın hemen her alanında cinsiyetlerinden kaynaklı sistematik ayrımcılığa hatta şiddete uğramakta, sosyal ve ekonomik olarak en dezavantajlı kesimlerinden birini oluşturmakta. Kadınların erkek egemenliğine karşı mücadelesi yüzyıllardır sürüyor, eşitlik ve özgürlüğümüzü kazanıncaya dek de sürecek.
Her 8 Mart’ta olduğu gibi bu yıl da
-Patriyarkaya, kapitalizme, sermayeye, savaşa, ırkçılığa hayır demek için,
-Erkeklerin ve sermayenin sömürdüğü emeğimiz bizimdir demek için,
-Cinsiyetçi iş bölümü ortadan kalksın, ev ve bakım işleri toplumsallaşsın demek için,
-İşsizliğe, güvencesiz ve esnek çalışma şartlarına karşı, eşdeğer işe eşit ücret talebimizi yükseltmek için,
-Kadın ve LGBTİ düşmanı politikaların, heteroseksizmin iktidarı AKP’ye, fetvacısı diyanete artık yeter demek için,
-Erkeklerin şiddetine, tacizine, katliam haddine varan cinayetlerine isyan etmek için, hayatlarımızı, geceleri, sokakları,
İstanbul Sözleşmesi’ni savunmak için alanları dolduracağız.
Feminist gece yürüyüşümüzün 20. yılında sokakları isyanımızın rengi mora boyayacağız.
Yaşasın 8 Mart, yaşasın kadın dayanışması!