Politik Bir Endemi Olarak Zenofobi – Erener Türe

tarafından tdh
0 Yorum Yap

Artan göçmen karşıtlığıyla birlikte sermaye sahipleri ve siyasiler göçmenleri tehdit etmekten ve göçmenlere dair yalan haber üretmekten çekinmiyorlar. Bürokratlar maskeledikleri yabancı nefretini (zenofobi) gizlemeye gerek dahi duymuyor neredeyse bundan gurur duyuyorlar. Sermayenin sözcüsü medya kurumları kullandıkları nefret diliyle hem göçmenlere karşı toplumsal öfkeyi körüklüyor hem de kapitalizmin yarattığı toplumsal sorunlar için hedef şaşırtarak göçmenleri işaret ediyorlar. Üstelik bu nefret suçuna kasıtlı veya kasıtsız dahil olan, kendini demokrat olarak niteleyen bir kesim de var. Yaşanan göç dalgası karşısında hem iktidar bloğu hem de ana muhalefet çözüm üretmek konusunda yetersiz kalıyor. Yurdundan edilen göçmenler Türkiye’de hukuki olarak mülteci statüsünde olmadıklarından da pek çok sosyal ve ekonomik haktan mahrum kalıyorlar.

Bir taraftan Sünni İslam temsili ve antikomünizm motivasyonuyla Afganistan’da katliam yapan Taliban’dan kaçan göçmenlere “seküler kaygılarıyla” düşman kesilenler olduğunu görüyoruz. Tam da bu noktada akıllara gelmesi gereken önemli bir soru var: Bu insanlar Türkiye’de dinin gerekçe olarak gösterildiği ve mezhep çatışması olarak lanse edilen pek çok katliamın faillerinin burada yaşayan, buralı insanlar olduğunun farkında değiller mi? Yoksa yalnızca zenofobilerini meşrulaştırmaya mı çalışıyorlar? Yahut sanki emeğin ve emekçinin milliyeti olurmuş gibi “göçmenler yüzünden Türk emekçiler iş bulamıyor” diyen milliyetçi güruh, patronların çaresiz göçmenleri emeklerini yarı ücrete sömürebildiği için çalıştırdığını bilmiyor mu? İş yalnız nefret devşirmeye geldiğinde emekçinin adını ağzına alan bu cenah, aynı zamanda meydanlarda hakkını arayan işçileri kurşunlatan, açlığa mahkum eden emek düşmanları değil mi?

Emperyalist işgalciler ve onlara alkış tutanlar da cihatçı örgütlere el verenler de bu göçten sorumludur. Halk bu gerçeklerin farkına varmalı egemen sınıfların hedef gösterdiği ezilenleri değil bu kıyıma sebep olanları düşman bellemelidir.  Yoksa yaratılmaya çalışılan toplumsal histeri ortamında 6- 7 Eylül Olayları’na benzer katliam ve yağmalar yaşanırsa kimse ellerindeki kanı temizleyemez.

 

 


*Düzeltme ve önerileri için Dilan Elveren’e teşekkürler.

ŞUNLAR DA HOŞUNUZA GİDEBİLİR