Diş Hekimliğinin Sınıfsal Dönüşümü – Mehmet Karabağ

tarafından tdh
0 Yorum Yap

Mart ayında meslektaşlarımızın birçoğunu atama heyecanı sarmıştı. Ancak öncesinde açıklanan kontenjanlardan dolayı atama kurası sonucunun büyük bir hayal kırıklığı olacağı kesindi. Diş hekimlerinin yoğun şekilde kullandığı bazı platform ve forumlarda bunu açıkça görebilmekteydik. Sonuçların yarattığı hayal kırıklığı büyük bir tartışmayı gündeme getirdi. Sıkça sorulan sorular şunlardı: “Meslek nereye gidiyor?”, “Sonumuz öğretmenler, mühendisler gibi mi olacak?”, “İşçi gibi iş mi arayacağız?”, “En az 5 yıl dünyanın masrafını yaparak sonunda işçi gibi çalışmak için mi eğitim aldık?”.

Meslektaşlarımızın mesleğin gidişatı konusundaki kaygılarını anlayabiliyoruz. Ancak işçi olmaktan bu kadar korkmak neden? Bizim sorduğumuz bu soru da bizi modern toplumların sınıfsal analizini yapmaya ve mesleğimizin nerede konumlandığını tespit etmeye itiyor. Kapitalizmin henüz gelişmekte olduğu zamanlarda kentsel küçük burjuvazi (yani üretim araçlarına sahip ama aynı zamanda kendisi de üretime dâhil olanlar), zanaatkârlar ve küçük çaplı ticaret yapanlardan oluşuyordu. Kapitalizmin gelişim yasaları böyle bir ara sınıfın varlığını temelinden sarsar. Hâlihazırda tarih bize bunu göstermiştir. Zanaatkârlardan şanslı olan birkaçı burjuva haline gelebilmiş ama büyük bir çoğunluğu da işçi sınıfının saflarına itilmiştir. İşte tam da bu noktada küçük burjuvazinin, işçi sınıfının “seviyesine” düşmekten adeta vebadan korkar gibi korktuğunu görmekteyiz. Geleneksel kentsel küçük burjuvazi bu çelişkiler içinde büyük oranda proleterleşmiştir. Kapitalizmin daha da olgunlaştığı 20. yüzyılın başlarından itibaren kentlerde geleneksel küçük burjuvazinin yerini modern küçük burjuvazi almıştır. Bu sınıfa bürosu olan avukatları, muhasebecileri, muayenehanesi olan tıp ve diş hekimlerini örnek verebiliriz.

Tekrar mesleğimize dönecek olursak ülkemizde ilk diş hekimleri mezun olmaya başladığı andan itibaren büyük oranda kendi muayenehanesinde mesleğini icra etmiştir. Meslektaşlarımız uzun yıllar boyunca yüksek kazançlar elde etmiş, toplum içinde “saygınlık” kazanmıştır. O yüzden birçok arkadaşımız bu mesleğe başlarken hekim olmak için değil, yüksek kazançlar ve saygınlık için başlamıştır. Ancak gelinen durumda Sağlık Bakanlığı ve TDB verilerine baktığımızda meslektaşlarımızın yaklaşık %30’u Sağlık Bakanlığına bağlı kuruluşlarda, yaklaşık %40’ı özel poliklinik, merkez veya muayenehanelerde ücretli şekilde çalıştığını görüyoruz. Kayıtlarda kendi muayenehanesinde çalışıyor görünen %30’un ise ne kadarının mesul müdürlük yaptığı maalesef saptanamıyor. Tüm bunlar gösteriyor ki arkadaşlarımız ister kabul etsin ister etmesinler, meslektaşlarımızın büyük çoğunluğu işçi sınıfının saflarına itilmiştir. İşçi olmaktan korkmayı bırakın. Meşhur bir sözümüz vardır: Korkunun ecele faydası yok!

Kapitalizmin ulaştığı seviyede muayenehanelerin önemi oldukça azalmıştır, yakın bir gelecekte de yok olacaktır. Kapitalizm mesleğimizin küçük burjuva maddi temellerini ayaklarımızın altından çekip almıştır, sıra küçük burjuva zihinlerimizdedir. Hal böyleyken işçi sınıfının bir parçası olduğumuzu kabul etmenin zamanı gelmiştir. Bunu kavrarsak, mücadele yöntemlerimiz de işçi sınıfının mücadele yöntemleriyle aynılaşacaktır. Sağlık sisteminin devlet tarafından planlanması, özel hastanelerin kamulaştırılması, çalışma saatlerinin yeniden düzenlenerek tam istihdamın sağlanması öncelikli taleplerimiz olacaktır.

ŞUNLAR DA HOŞUNUZA GİDEBİLİR