COVID-19 Salgınında İsveç’te Diş Hekimliği – Gözde Çelik

tarafından tdh
0 Yorum Yap

Pandemi sürecinde çeşitli ülkelerdeki diş hekimliği hizmetlerini konu edindiğimiz yazı dizisine İsveç ile devam ediyoruz. Özellikle salgının erken dönemlerinde “sürü bağışıklığı” tercihi nedeniyle epeyce tartışılan İsveç’te ağız ve diş sağlığı hizmetlerinin öncesi ve sonrasıyla nasıl sürdürüldüğünü diş hekimi Gözde Çelik Stockholm’den aktarıyor.

Giriş

Başlarken İsveç’teki diş hekimliği hizmetlerinden kısaca bahsetmek iyi olabilir. İsveç’te diş hekimliği hizmetleri devlet ve özel klinikler üzerinden veriliyor. Kamusal ağız ve diş sağlığı hizmetleri Folktandvården (Halk Diş Sağlığı Kurumu) isimli kurumlar aracılığıyla sağlanıyor. İsveç, on bin kişiye düşen diş hekimi sayısında dünya birincisi bir ülke ve bunun sağlık açısından olumlu yansımaları oluyor. DMFT gibi çeşitli ölçütlere göre toplumun ağız ve diş sağlığının benzer ülkelere kıyasla daha iyi durumda olduğunu söyleyebiliriz.

Yurttaşlar 23 yaşını bitirene kadar hem devlet hem de özel kliniklerde ağız ve diş sağlığı hizmetlerinden parasız şekilde yararlanabiliyor. 23 yaşından sonra ise iki seçenek var:

– Hizmet başına ödeme (hizmeti aldıktan sonra cepten ödeme)

– Frisktandvård anlaşması (ağız ve diş sağlığı sigortası)

Frisktandvård sigorta sisteminde ağız ve diş sağlığı hizmetlerini kapsayan düzenli aylık prim ödemeleri yapılıyor. İsteğe bağlı olarak kişiler bu sisteme dahil olabiliyorlar. Prim miktarı kişinin ağız ve diş sağlığı durumuna göre değişebiliyor. Ödenecek prim miktarını belirlemek için sigortalı üç yıllık periyotlarla muayene ediliyor.

Buna ek olarak, kişileri yüksek tedavi masraflarından korumak için Högkostnadskydd isimli bir sistem de bulunuyor. Bu ödeme sistemi hem devlet hem de özel kliniklerde uygulanıyor. Tedavi maliyeti 3000 – 15000 İsveç Kronu (SEK) arası tutan işlemlerde devlet belirlenen referans fiyatın yarısını ödüyor. 15000 İsveç Kronunu (SEK) aşan bazı özel durumlarda devlet desteği %85 oranına varabiliyor. Fakat tedavinin bir yıl içerisinde bitirilme zorunluluğu var ve kişi bu haktan yılda sadece bir kez yararlanabilir.

Diş hekimliği alanında 8 ayrı uzmanlık dalı mevcut: Ortodonti, Endodonti, Pedodonti, Periodontoloji, Ağız ve Çene Cerrahisi, Protez Uzmanlığı, Ağız ve Çene Radyolojisi ve Stomatognatik Fizyoloji. Diş hekimleri dışında ağız ve diş sağlığı alanındaki diğer çalışanlar ise ağız ve diş sağlığı asistanı/hemşiresi, ağız ve diş sağlığı teknisyenleri, dental hijyenistler ve ortodontik yardımcılardan oluşuyor.

İsveç’te merkezi ve sistematik bir florizasyon uygulaması bulunmuyor. Bireysel uygulamalara (diş macunu, florlu ağız gargaraları vb.) ek olarak çocuklar için ağız ve diş sağlığını korumaya yönelik düzenli eğitimler var.

Pandemi Sürecinde Diş Hekimliği Hizmetleri

Pandemi sürecinde devlet kliniklerinde sadece acil tedavi gerektiren hastalara bakıldı. Bunun en temel gerekçesi de koruyucu ekipmanların ve sarf malzemelerin öncelikli olarak COVID-19 servislerindeki hastalara ayrılması oldu. Yani maske, eldiven, dezenfektanlar vs. hastanelere gönderildi. Temmuz 2020’de kliniklerin hepsi tekrar açıldı ve normal şekilde hizmet verilmeye başlandı.

Özel klinikler için merkezi bir plan uygulanmadı, tercih klinik sahiplerine bırakıldı. Kapatanların yanında çalışmaya devam eden özel klinikler de oldu. Zincir özel diş klinikleri ise pandemi boyunca klinikleri hiç kapatmadı.

Kliniklere gelecek hastalar öncesinde aranarak herhangi bir semptomu varsa ve acil bir durum yoksa randevuları erteleniyor. Kamusal alanlarda sürekli olarak semptomu olanların evde kalması gerektiği yönünde hatırlatmalar yapılıyor. Kliniklere başvuran hastaların da genel olarak buna uyduğunu söyleyebiliriz. Şubat 2021’den itibaren gelen tüm hastalara bekleme odasında maske takma zorunluluğu geldi ve en fazla 1 refakatçi ile kliniğe gelmeleri önerildi. İsveç’te maske takma zorunluluğu hala yok, bu açıdan ek bir önlem olarak düşünebiliriz.

Acil tedaviler dışındaki diğer ağız ve diş sağlığı hizmetleri için yurttaşlar genellikle özel kliniklere yönlendirildi.

Bütün bu süreçte devlet tarafından diş hekimlerine yönelik herhangi bir finansal destek planı oluşturulmadı.

Ayrıca buradaki diş hekimleri Türkiye’deki gibi kendi çalışma alanları dışında (temaslı takibi, aşılama çalışmaları vb.) herhangi bir alanda görevlendirilmedi.

Sağlık Çalışanlarının Sağlığı

Diş hekimleri özelinde ve genel olarak sağlık çalışanlarına yönelik COVID-19 testlerinde öncelik sağlandığını söyleyebiliriz. Fakat sağlık çalışanlarının COVID-19 açısından rutin olarak taranması söz konusu değildi. Eğer semptom varsa ve sağlık çalışanı talepte bulunmuşsa kendisine test kitleri gönderiliyor ve evde izlem yapılıyor.

Ocak 2021’de kliniklerde sürekli olarak maske ve siperlik takma şartı getirildi. O zamana kadar tedavi odaları dışında (koridorlarda, giyinme odalarında, mutfakta vs.) maske ve siperlik takma mecburiyeti yoktu.

Çalıştığım klinik 22 unitli, büyük bir klinik. Her odada 1 unit var. Fiziksel mesafe kurallarına mümkün olduğunca uymaya çalışıyoruz. Örneğin, yemek saatleri bölünerek kalabalık azaltılmaya çalışıldı. Bu gibi önlemler özellikle ekim-kasım aylarından itibaren uygulamaya konuldu.

Maske olarak standart cerrahi maskeleri kullanıyoruz, N95 veya türevi başka maskeler kullanılmadı. Çalışma kıyafeti açısından da standart prosedürleri uygulamaya devam ettik. Kliniğe gelince üstümüzü klinikten aldığımız kısa kollu önlük ve pantolonla değiştiriyoruz ve mesai bitiminde bunları çıkarıp kirli sepetine atıyoruz. Ertesi gün sabah geldiğimizde aynı işlemi tekrarlıyoruz ve temiz kıyafetleri giyiyoruz. Bunların üzerine ise çalışırken plastik tek kullanımlık önlük takıyoruz. Dört elle çalışma prensibinin önemi sürekli vurgulandı, hemşire olmadan kimse aeratör vs. çalıştırmadı ve bugün de aynı şekilde devam ediyoruz.

Çalıştığım klinikte COVID-19 olan meslektaşlarım oldu, iyileşip işe döndüler. Buradaki halk sağlığı biriminin öneri ve tavsiyeleri neyse onları takip ediyoruz.

Stres yönetimi açısından ise özel olarak bir destek programı açıklanmadı bildiğim kadarıyla. Fakat devlete bağlı sağlık birimlerinin zaten anlaşmalı olduğu çeşitli kuruluşlar var. Psikolojik destek olarak buralardan yardım alınabiliyor.

Aşılama Programı

Aşılama programı öncelik sırasına göre 4 aşamaya ayrıldı:

  1. Aşama: Aşının sunulacağı ilk grup bakım evlerinde kalanlar veya evde sağlık hizmeti alan kişiler ve bu kişilerle beraber yaşayan veya çalışan kişiler.
  2. Aşama: İlk aşamadan sonra 65 yaş ve üstü kişilere sunulmaya başlandı. Bu gruba ayrıca bazı Engellilere Destek ve Hizmete Dair Kanun’a (LSS) göre yardım veya yardımcı ödeneği alan yetişkinler, sağlık çalışanı, kemik iliği veya organ nakli olmuş kişiler ve diyaliz tedavisi alan kişiler de dahil.
  3. Aşama: Üçüncü aşamada COVID-19 hastalığını ağır geçirme riski olan diğer kişiler ve salgın kontrol tedbirlerine uymakta zorlananlar, örneğin demans hastalığı ve bilişsel veya psikolojik engeli olan kişiler aşılanacak. Sosyal açıdan savunmasız olanlar da bu aşamada aşılanacak.
  4. Aşama: Son aşamada daha önceki aşamalardan herhangi birine dahil olmayanların hepsi aşılanacak. Çocuklara ve 18 yaşın altındaki gençlere normalde COVID-19 aşısı yaptırmaları tavsiye edilmiyor. Eğer altta yatan bir hastalık varsa bu hastalığı tedavi eden doktorla iletişime geçilmesi tavsiye ediliyor.

Biz henüz aşı olamadık. Stockholm’de öncelikli olarak yaşlılar ve yaşlı bakım evlerinde çalışanların aşılanması devam ediyor. Fakat İsveç’in bazı diğer bölgelerinde sağlık çalışanları öncelikli gruba dahil edildi. Yani bölge bölge farklı aşılama programları uygulanıyor.

İsveç’te ve AB’de onaylanmış 4 tane COVID-19 aşısı var:

– Comirnaty, üretici Pfizer/BioNTech.

– COVID-19 vaccine Moderna, üretici Moderna.

– Vaxzevria, üretici Astra Zeneca (önceki adı Covid-19 Vaccine AstraZeneca). İsveç Halk Sağlığı Kurumu (Folkhälsomyndigheten), bu aşının 65 yaş ve üstüne yapılmasını tavsiye ediyor.

– COVID-19 Vaccine Janssen, üretici Janssen.

ŞUNLAR DA HOŞUNUZA GİDEBİLİR